TR EN

ÖNCESİ, KENDİSİ ve SONRASIYLA BİR STAJ

Üniversite süresince yapılan her staj, eğitim hayatını zenginleştirecek çok farklı deneyimler ve mesleki anlamda açılacak yeni pencereler demek. MUUM’da yaptığım staj da benim için birçok yönden öğretici ve ufuk açıcı bir deneyim olarak sonuçlandı.

MUUM’da geçirdiğim altı hafta boyunca, hem farklı takımların bir arada nasıl uyumla çalışabileceğini, hem de mimarlık disiplininin profesyonel hayatta ne tür değişikliklere uğrayabildiğini yakından gözlemleme fırsatı buldum. Yaptığım stajın en büyük katkısı ve farkı ise, stajyerliğin gözlemci rolü yerine, katılımcı ve üretken bir deneyiminin teşvik edilmesiydi.

Mimarlık; eğitimi ve profesyonel yaşamı farklı disiplinlerle karşılaştırıldığında, doğası gereği üretime çokça dönük olan bir meslek. Bu sebeple, stajyer mimarların da bu üretimin bir parçası olması doğal kabul edilebilir. Ancak stajyerlerden beklenen bu üretim, tamamıyla egzersizlerden oluşan yapay bir deneyim olabileceği gibi, stajyerlerin nihai ürünlere katkı sağlaması da sağlanabilir. MUUM’da yaptığım stajda, tüm stajyerler için ikinci senaryo benimsenmişti. Stajyerler ve ofiste çalışan mimarlar arasında sürekli olarak aktif bir ilişki bulunuyor, stajyerler süreçlere dâhil ediliyordu.

Stajın, öncesinde yaşadığım deneyimlerden bir başka büyük farkı ise tek bir staj boyunca birçok farklı grubun parçası olma şansını kazandırmış olmasıydı. Hem stajyerler olarak birçok farklı projeye dâhil olma şansını yakaladık, hem de birbirimizle ilişki kurmamızı gerektiren ve bu ilişkilerin kurulmasını teşvik eden olanaklar elde ettik.

Stajımın başlangıcının MUUM ile başka bir mimarlık ofisinin ortak çalışmalarına denk gelmiş olmasıyla, profesyonel mimarlık ortamına normalden farklı bir giriş yapmış oldum. İki ofisin bir araya gelmesiyle, farklı gruplar içindeki dinamikler oldukça belirgin bir şekilde göze çarpıyordu. Farklı çalışma metotlarına sahip bu iki grubun entegre olmasını izlemek ilginç bir deneyimdi: çoğu zaman görülen hiyerarşik ilişkinin aksine, aynı proje için çalışan iki takımın birlikteliği.

Bu hareketli günlerin ardından, ofisteki tempo daha normale dönse de, stajyerler cephesinde hareketliliğimiz azalmadı. Özellikle kendim için konuşmam gerekirse, stajım süresince diğer arkadaşlarımın ve kendimin staj sürecini belgelemekten, video ve görseller hazırlamaktan da sorumlu olduğumdan dolayı, çoğu kişiyle birebir iletişim kurma imkânı elde ettim. Stajı gerçekleştirirken ve yaşarken, bittiği anı da düşünerek, onu (ve diğerlerininkini) eşzamanlı olarak dışarıdan gözlemem gereken bir sürecin içindeydim. Buna ek olarak; giriş, gelişme, sonuç ve sonucun çok ötesi aşamalarındaki projelere dâhil olarak, MUUM’a yakından ve uzaktan gözlerle sürekli olarak bakışımı değiştirmem gerekti. Dolayısıyla, bu hareketli staj boyunca, bir mimarlık ofisinde, bakışımı hem deneyimsiz bir stajyere, hem de 5 yıl önce tamamladığı projesiyle bir ofise doğru geniş bir yelpazede yönlendirme şansını elde ettim.

Bu stajda ayrıca mesleğin öncesine de gittim: ofisi ziyarete gelmiş, mesleğe karşı merak dolu liseli öğrencilerle iki haftamızı geçirdik. Bu süreçte mimarlığı neden seçtiğimi, birinin neden seçmesi veya seçmemesi gerektiğini ve kendi yapmak istediklerimi sorguladım, tecrübelerimi benden genç insanlara aktardım, onların mimarlığa karşı deneyimsiz bakış açısından kendime dersler buldum.

Sonunda, birçok farklı çalışma ve anıyla geçen staj tamamlandı, ancak bitmiş olmadı. Ben ve tüm stajyer arkadaşlarım, sonraki süreçte hem MUUM’un etkinliklerine ve çalışmalarına dâhil olduk, hem de iletişim ağlarına dâhil edildik. Bu esnada, yolu MUUM’dan gelmiş ve geçmiş birçok kişinin de varlığına tanık olduk. Artık, ben ve birlikte zaman geçirdiğim arkadaşlarımın stajları; gelip geçen bir süreç olmaktan ziyade, bu yolculuğun bir durağı olarak hayatımızda.