TR EN

Kordon Lounge

“CENDERE VADİSİ’NİN YENIDEN HAYAT İLE BULUŞTUĞU NOKTA

Lale Devri’nde (18. yüzyıl) Osmanlı’nın en önemli mesire alanlarından biri olan Kağıthane Deresi ve Cendere Vadisi yıllar içinde bu özelliğini kaybederek küçük üretim alanlarından oluşan bir sanayi bölgesine dönüşmüştür. Buna paralel vadi ve çevreleyen alanların gecekondular ile plansız yapılaşması ile sonuçlanan sürecin, “Cendere Vadisi Kentsel Yenileme” projesi ile tersine çevrilmesi hedeflenmektedir.

Dere boyunca gerçekleşecek islah ve rekreasyon çalışmaları ile “Cendere Vadisi Kentsel Yenileme” projesinin hedeflediği düşük yoğunluklu yapılaşma ve fonksiyon değişimi göz önüne alındığında, bu koridorun Haliç kıyılarını, kuzey ormanlarına bağlayacak “yeşil bir boğaz” oluşturması muhtemeldir.

Bu vizyon ile ele aldığımız “KORDON İSTANBUL” projesi, Kağıthane Deresi boyunca devam eden rekreasyon aksının bir parçası olarak, peyzajla bütünleşik bir karma kullanım projesi olarak ele alınmıştır. Kentsel yenileme süreci ile kentin bu parçasının rekreasyon alanları ile iç içe geçmiş bir cazibe merkezi olması öngörülmektedir.

Araştırma ve analiz aşamasında incelenen Kuzey Avrupa ve İngiltere örneklerinde ortaya konan kentsel mekan kalitesinin projeye yansıtılması adına Hamburg’da gerçekleştirilmekte olan “Hafencity Projesi” en önemli referans proje olarak öne çıkmaktadır.

Bu bağlamda gerek yapı kütlelerinin organizasyonu, gelişimi, gerekse yapı kabuğu ile proje genelindeki malzeme kararları ve detay çözümlemeleri anlamında projede Kuzey Avrupa etkisi ciddi olarak hissedilmektedir.

Topografik olarak İstanbul Boğaz’ına paralel ikinci bir koridor oluşturan Cendere Vadisi, aynı zamanda kuzey güney ekseninde, kentin önemli hava koridorlarından birini teşkil etmektedir.

Programda talep edilen yoğunluk, yüksek ve alçak konut bloklarının farklı kombinasyonlarla bir araya getirilmesi ile çözümlenmiştir. Zemin katlar tamamen ticari ve sosyal fonksiyonlara ayrılırken, oluşturulan boşluklar ile geçirgenlik sağlanmıştır.

Zemin kat fonksiyonları, cadde yönünde, kentsel planlamanın vadettiği etkin toplu taşıma (dekovil hattı, bisiklet yolları vs.) ile caddeye açılan ticarethaneler ve dere yönünde, rekreasyon alanları ile bütünleşen avlu bahçeler ve sosyal odaklar etrafında gelişen güvenlikli site hayatı kurgulanmıştır.

Sosyal odaklar; açık, yarı açık ve kapalı mekanlarla barındırdığı fonksiyonlar ile kullanıcılarına etkin bir hayat vadetmektedir.

Geleneksel mimarinin önemli bir unsuru olan avluların, bahçeler halinde kurgulanması ile yaşam ve mekan kalitesini arttırmak üzere birbirine eklemlenen avlular etrafında gelişen bloklar düşünülmüştür.

Peyzaj tasarımı, arazi konum ve iklimine bağlı, mimari kararların çevresel doğal verilerle en yüksek düzeyde iç içe geçmesi temel alınarak gerçekleştirilmiştir. Bu kapsamda yapısal peyzaj doğal arazide sürekliliği sağlayan hafif eğimlerle kurgulanarak, çeşitlenen kullanımlara izin verecek biçimde düzenlenmiştir. Bu kullanımlar üç ana karar odaklı olup, bu kararlar; peyzaj-insan etkileşiminin azami düzeyde sağlanması, açık alan deneyiminin kalitesini yükseltmek ve toplanma alanı-kişisel deneyim alanı olarak doğanın sunduğu iki alan deneyimi seçeneğiyle bütünleştirmek olarak sıralanabilir.

Bitkisel toprak yüksekliğini arttırmayı da amaçlayan yapay tepecikler ile topografya yumuşatılmıştır. Söz konusu tepecikler arasında dar patikalarla otsu bitki alanlarının arasında yürüyerek kısıtlı da olsa doğayla daha kişisel ve mahrem ilişkiler kurmaya olanak veren alan düzenlemeler planlanmıştır.

Alçak blokların çatıları çatı bahçeleri olarak kurgulanarak yüksek bloklardan algının yumuşatılması hedeflenmiştir.

Projenin, aşağıda belirtilen ana ilkeler çerçevesinde, doğal çevreye olan etkisinin en aza indirgenmesi ve sürdürülebilir bir tasarım olarak öne çıkması hedeflenmiştir.

Yerel malzeme kullanımı,

İklimle dengeli cephe tasarımları,

Etkin güneş kontrolü,

Doğru yönlenme ve yerleşim,

Doğal ışıktan uzun süreli yararlanma imkanlarının sağlanması,

Doğru yönlenme ve uygun cephe katmanları seçimi ile kış ve yaz koşullarına göre en üst düzeyde güneşten faydalanmak,

Doğal havalandırma ile sistem yükünün ve enerji tüketimin azaltılması,

Yağmur ve drenaj suyunun depolanarak çevre sulamasında kullanılması,

Etkin sıvı ve katı atık yönetimi

Yerin ve zamanın gereklerine uygun, insan ölçeğini önemseyen, kendini yalın bir mimari dil ile ifade eden çağdaş bir tasarım ortaya konmuştur. Tasarımın gelecekteki değişimlere açık, esnek yapısı kullanıcı ve kent ilişkisini güçlendirerek kullanıcıların kent deneyimini daha ileri düzeye taşımaktadır.